Carol Ferris Röportajı

Öncelikle carol ferris‘e bu röportajı kabul ettiği için çok teşekkür ederim. Kendisini uzun yıllardır ekşisözlük yazarı olarak okuyordum, farklı bir hayatı ve eşsiz deneyimleri olduğunu hissediyordum. Eposta ile ilettiğim sorulara verdiği cevapları okuyunca hissettiklerimden de öte olduğunu anladım. Umarım dileyen herkes onun gibi karanlık yönünü keşfeder ve dilediğince yaşar. Mutluluklar dilerim carol ferris.
İyi okumalar, Sevgilerimle,
M.

——–

Merhaba carol ferris, biraz kendinden bahseder misin? Okurlar karşılarında kaç yaşında, nasıl bir kariyeri olan, nerede yasayan birisi oldugunu hayal etmek isterler.
41 yaşında, bir firmada yönetici sekreteri olarak çalışan (ön edit: kendime sekreter demekten hiç gücenmedim. Nedense bir grup insan kendine yönetici asistanı demeyi tercih ediyor. Ben sekreterim. Ha patronumun tüm hayatını çekip çeviriyorum ama gene de bir kelimeyi kötü bulup yerine daha komik bir kelime kullanmak bana daha komik geliyor) bir kadınım.İstanbul’da yaşıyorum. 
 
Hayatım biraz karışık geçti. Mardin’de bir ailenin çocuğu olarak doğdum, daha sonra hastalığım nedeniyle bir süre İstanbul’da yaşadım. Bu dönemde çoğunlukla hastanede yattım, çıktım vs. Tedavim bitince beni evlat edinen teyzemle birlikte İngiltere’ye taşındık. 18 yaşıma kadar orada büyüdüm. Daha sonra teyzemin hastalığı nedeniyle Türkiye’ye geri döndük ve bana iyi gelen hastanede o da tedavi olmaya başladı. O dönemde İngiltere’de sağlık hizmetleri çok kötüydü, Türkiye’de çok daha rahat tedavi olabiliyordu. Fakat kısa bir süre içinde teyzemi kaybettim ve o günden evlenene kadar yalnız bir birey olarak hayatıma devam ettim.

BDSM ile ilk tanışma sürecinden bahseder misin? Yani BDSM kelimesini ilk nereden öğrendin? Sonra internet sürecin, fetlife sürecin nasıl ilerledi?

Aslında BDSM ile tanışma sürecim fetişim üzerinden gelişti. Çok küçükken bile anlam veremediğim bir hayranlığım vardı ayaklara. Önceleri tüm ayaklara bakmak hoşuma gidiyordu. Sonra aslında bakmaktan zevk aldığım ayakların erkek ayakları olduğunu fark ettim. Annem beni 5-6 yaşlarında yatağımın altında evdeki kirli çorapları koklarken yakaladığını birkaç kez ve dayak yememe rağmen vazgeçmediğimi anlatmıştı bir kere sanırım. Hayal meyal geliyor o anlar. Benim için bir geçiş dönemiydi ve 14 yaşımda büyük acılar çeken bir çocuktum. Yalan söylemesi için bir sebep yok ama ben hatırlamıyorum.
Uzun hikayeyi kısaca anlatmak gerekirse ilk beraber olduğum erkek ayak fetişim olduğunu fark etmişti. Meğersem o da BDSM ile ilgilymiş. O ne diye sorduğumu hatırlıyorıum…o anı… Beni BDSM dünyası ile o tanıştırdı. DDLG ilişkisi içine girdik, ben onun ayaklarına tapıyordum o da beni istediği gibi kullanıyordu. Ayakları altında film seyrediyordum, hizmet ediyordum ona. İstediği zaman oral seks yapıyordum. Bana hedefler koyuyordu kendimle de ilgili. Onları gerçekleştirmem için ödevler veriyordu. Eğer ödevlerimi yapmazsam önceleri spank ile sonraları falaka ile cezalandırıyordu. Bir süre sonra tabi ilişkimiz bitti. İkimiz de birbirimizden sıkıldık. Bu olayın lisede yıllarında geçtiğini belirtmeliyim. Olayın spank kısmı ve işte emirlere uyma kısmı çok hoşuma gitse de küçük bir kız gibi davranmak ve bir kişiyi baba diye çağırmak bana çok itici gelmişti. Ama bir yol açılmış oldu. BDSM ile ilgili okumaya ve daha çok şey öğrenmeye başladım. 18 yaşımda teyzemin hastalığı nedeniyle Türkiye’ye dönene kadar birkaç BDSM ilişkim olmuştu bile…
İnternet süreci ve fetlife Türkiye’de tanışacak kişi bulamayınca ortaya çıktı. Fakat kısa bir süre sonra teyzemi kaybettim ve maddi olarak bir su alabilecek durumda olmadığım için (teyzemden bana bir ev kalmıştı ama nakit para hastalık süresince bitmişti. Evin ne su parasını ne yakıt parasını ne de elektrik parasını ödemeye param yoktu) başka yollar aradım. Üniversite sınavına girip kazanmıştım. (İngiliz dili ve edebiyatı) ve hem okuyup hem de çalışmam gerekiyordu. Bir gece evde soğuktan ve açlıktan titreyerek ağlarken yanlış bir karar verdim ve bu da tüm hayatımı etkiledi.
Üniversiteden mezun olup kendime daha az paralı ama özgür olduğum bir iş bulunca yaşadığım cinselliği özlediğimi farkettim ve ipin ucu kaçtı. Fetlife başta olmak üzere, alt.net vs gibi yerlerden başlayan birliktelikler başka ortamlara da sıçradı. O dönem de çok insanla beraber oldum. Sadece BDSM tarzı ilişkiler değil her türlü ilişkiye ok idim. Cuma akşamları çıkıyor Pazartesi sabahı işe gidiyordum bazen aralarda neler olduğunu anlatamam. Sonra öyle bir hafta sonu için eşimle fetlife’dan yazıştık. Ben gene takılırız bir daha da görüşmeyiz derken bir daha hiç ayrılmadık.
Sosyal hayatında kaç kişi senin bu duygulara sahip oldugunu biliyor? Söylediklerine söyleme nedenin nedir?
Çok sakladığım bir şey değil. Biraz yakın arkadaşlarım bile bu tarz şeyleri sevdiğimi biliyorlar. Ayak fetişimi herkes biliyor. Kayınvalidem bile öğrendi öyle diyim. Ama bir çok insan ne kadar ekstrem şeyler sevdiğimi bilmiyor tabi. Tam olarak her şeyi bilen birkaç arkadaşım var.
BDSM’nin kişisel gelişimine katkısı olduğunu düşünüyor musun? Örneklerle cevaplar misin?
 
Kişisel gelişimime katkısı olduğundan eminim ama bunun iyi mi kötü mü yönde olduğunu söylemem yüzde yüz doğrulukla çok mümkün değil. Kendime o kadar dışardan bakamıyorum. Fakat kendi fikrime göre BDSM beni büyük olasılıkla kendime dönüşü olmayan zaralar vermekten kurtardı
 
Öncelikle öfkeli bir insandım fakat beni gittikçe daha yumuşak, daha edilgen bir hale getirdi. Ani öfke anları yerine öfkemi yönlendirebilmeyi öğretti. Acımı kontrol edebilmemi ve acıya rağmen devam edebilmeyi öğretti. Bir de bir gerçek var ki -psikoloğumunda dediği gibi- çok ciddi bir aşağılık kompleksim var ve bu kompleksimi BDSM ve submission ile tatmin edebildiğim için gerçek hayatta çok salakça şeyler yapamı engelledi BDSM. Yoksa orada burada insanlara saldıran, içi öfke dolu insanlardan biri olabilirdim.
Kendini ilk başlarda tanımladığın arketip ile şu an kendini tanımladığın arketip aynı mıdır? Farklar nelerdir? Süreç içinde seni şu anki sen yapan nelerdir?

Ya dürüst olmak gerekirse bunca yıl sonra bile kendimi bazen submissive bazen slave olarak nitelendiriyorum. Günden güne değişmiyor ama ruh durumuma göre farklı hislerde oluyorum. O yüzden elbette başlangıçtan şu ana kadar da ciddi bir değişme oldu.  
 

BDSM’ye ilk başlamam ayak fetişim yüzünden oldu dediğim gibi. Yani aslında ilk başlarda ayaklara tapmak için numara yapan bir sub bile olmuş olabilirim. Gerçi bu dönem çok kısa sürdü çünkü bir anda kendimi iyi hissetmeye başladım BDSM’yi öğrendikçe ve yaşadıkça. Sonra daddy kavramından ne kadar hoşlanmadığımı farkettim. Aslında bütün travmalarımın baba kaynaklı olduğunu düşünürseniz daddy kavramına çok daha sıcak bakıyor olmam gerekiyormuş gibi duruyor ama hiç öyle olmadı. Her DDLG oyunu yaşadığım veya bunu seven ve talep eden erkekle olduğumda çok kısa süre sonra kaçtım ilişkiden. Bir baba figürü bana hiç çekici gelmiyordu iki kendimi asla little girl olarak hissetmiyordum. O nedenle gerçek bir submissive olduğuma inandım. 

 

Zaten hep genç erkekleri çekici buldum, baba figürü hep itici geldi. Sonra bir sub olarak ilişkilerime devam ettim. Fakat gene beni rahatsız eden şey Dom/sub ilişkisi içinde dom erkeğin sub kadına karşı şefkat ve koruma duyguları olması ve sub kişinin kendini güvende hissetmesi gereğiydi. Bana bu da itici geliyordu. Kendi kişisel duygularımın ve ihtiyaçlarımın geride olduğu cinsel ilişkiler daha çekici gelmeye başladı ve sonunda aslında slave olduğuma karar verdim ve çok uzun süre bu şekilde ilişkiler yaşadım. O dönem CNC’ye olan düşkünlüğüm de arttı.

Fakat sonra eşimle tanıştım ve eşim sayesinde o hoşuma gitmeyen şefkat hissetme, güvende hissetme duyguları bana çok mutluluk vermeye başladı ve tekrar Dom/Sub ilişkisi dinamiği içine girdim. Elbette hala slave olarak tanımlıyorum kendimi ama belirli kişiler ile sub olabileceğimi de kabul ettim.
BDSM için sence temel nokta cinsellik midir? Cinsellik olmadan BDSM olur mu? Bu tarz bir ilişki yaşadın mı ya da sence yaşanır mı? Uzun sürer mi? Bir yerde tıkanır mı?
Kendi adıma BDSM cinselliğin kendisi. O yüzden cinsellik olmadan BDSM olmaz. Bu tamamen benim fikrim. Öyle olmadığını elbette biliyorum bir çok insanın. BDSM insanların ruhlarının ihtiyacını onlara vermeye yarayan metotlardan biri. Dolayısıyla birinin ihtiyacı içinde içinde hiç seks olmayan bir BDSM ilişkisi olabilir ve böyle bir ilişki içinde çok mutlu olabilir. Ama ben o kadın değilim. Benim için cinsellik ile iç içe bir kavram BDSM.
Herkes en uç fantezileri merak eder, bense insanları hangi duygularının bu uç fantezileri aramaya ittiğini merak ederim. Bu kısa açıklama sonrası, en uç fantezilere seni iten duygular nelerdir?
Uç fanteziler nedir diye sormak lazım aslında. Bana bundan 20 sene önce uç gelen şeyler uç gelmiyor. Mesela işeme? Birçok insan için uç fantezi ama ben kendi adıma bir erkeğin vücudundan çıkan bir sıvıyı içmek, vücudumda hissetmekten daha doğal ne olabilir diye düşünüyorum ve bana hiç uç gelmiyor. 
 
Elbette bana da uç gelen ve uç olmasına rağmen yapmaktan zevk aldığım şeyler var. Çoğunlukla vücuduma veya vücut bütünlüğüme zarar veren şeyler bunlar. Beni buna iten nedenleri saatlerce yazabilirim sanırım ama öncelikle dayanamayacağım kadar yüksek acıyı yaşayıp canlı çıkmak ve onu yenmek olabilir altında yatan şey ve ek olarak Master’ın tersi duygularının tatmin etmek için değersiz bir araç olma hissinin güzelliği başta geliyor.
Tanımadığın insanlarla play yaptın mi? Ya da benim yaşadığım gibi (blogda en çok okunan, internette en çok aranan yazım bu), hiç görmeden insanlarla deneyimler yaşadın mi? Evetse neden bunu yapmak istedin ve neler hissettin?
Evet. Hem de tahmin edebileceğinizden çok. Online değil gerçekte hayatta. İlk dönemlerde bunun nedeni hayatımı devam ettirmek idi. İş olarak yapmaya başlamıştım. Daha sonra tüm bunları bırakıp zevk için yapmaya başlayınca bir ara ipin ucu kaçtı. Önüme gelen her çekici erkekle bir şeyler yaşamaya başlamıştım. En büyük zevkim internetten birileri ile tanışmak ve onlarla buluşmaktı. Sanırım o aşağılık kompleksimin tatmin edilmeye ihtiyacı vardı ve artık bunu iş için yapmadığımdan dolayı bu sefer herkesle yapan bir kadın olma beni rahatlattı.
Yakınlarda BDSM başlığına yazdığın bir entry üzerine uzun uzun konuşmak isterim. “ tüm travmalarımı iyileştiren travma.” yazmıştın. BDSM’yi keşfeden birisi sence muhakkak çocukluk travmaları yasamış midir? Sen yaşadın mi? Anlatmak ister misin?
Evet. Ben çok ciddi çocukluk travmaları yaşadım. 11 yaşımda konjenital adrenal hiperplazi denilen bir hastalık sahibi olduğum ortaya çıktı ve tüm hayatım ciddi anlamda değişti. Cinsiyetimden tutun aileme ve arkadaşlarıma kadar her şeyimi kaybettim. Bu da işte az önce bahsettiğim aşağılık kompleksimin gelişmesine neden oldu. BDSM olmasa sanırım çok kötü karakterli, aşağılık kompleksi yüzünden ona buna saldıran iğrenç bir insan olurdum. Ama bir şekilde BDSM beni normalize etti.
Herkesin çocukluk travmaları olmak zorunda değil elbette. Hele BDSM için hiç zorunda değil. Bir insana neden kırmızıyı seviyorsun sen kan mı seviyorsun demek kadar yanlış olur böyle bir iddia. Ama bir gerçek var ki etrafımdan gördüğüm kadarıyla çocukluk travması olmayan hiç kimse yok. Anne ve babalar iyi niyetle bile olsa çocuklarının mahvediyorlar. O yüzden bir çok insana iyi gelebilir BDSM.
Sence her insanin içinde (keşfedemediği, hatta ne olmadığını dahi bilmediği) BDSM öğeleri var mıdır? Varsa bunlar nelerdir?
 
Kesinlikle olduğunu düşünüyorum. Özellikle bir çok kadının… edilgenliğini kabul etse çok mutlu olabilecek bir çok kadın arkadaşım var bizzat tanıdığım. 
 
Bir çok kadın arkadaşımın söylediği şey bununun biraz beraber oldukları erkekle de alakalı olduğu. Mesela bir arkadaşım beraber olduğu bazı erkeklerin ona sert davranmasından çok hoşlanırken bazı erkeklerin sert davrandığı zaman itici ve komik geldiğini söylüyor. Sanırım biz kadınlar gerçekten içinde o Dominant ruhu olan erkekleri tanıyoruz ve bir şekilde boyun eğmeyi kabul ediyor veya seviyoruz. Ama eğer numara yapıyorsa da hemen anlaşılıyor ve bu sefer komik ve itici geliyor.
BDSM’nin icine para girmesi hakkında ne düşünüyorsun? Finansal kölelik ve para ile yapılan playlerden bahsediyorum. Sence haz ile maddiyat ayni kefede harmanlanabilir mi?

BDSM ve para ilişkisine karşı değilim. Fakat bence şöyle bir sorun var bu durumla ilgili. Parayı veren kişi submissive olan kişi ise aslında karşısındaki kişiden bir hizmet alıyor oluyor. Bir tür hizmet sektörü oluşmuş oluyor. O zaman kontrol de parayı veren kişi de aslında. Müşteri çünkü. Çok nadiren bu durumun BDSM dinamiğinin tam olarak yaşanmasına izin vereceğini düşünüyorum. Dominant kişinin hizmetleri için submissive’e para vermesi biraz daha mantıklı çünkü güç gene dominant kişi de. Ama işte orada da başka problemler giriyor. Kendi zevkim için asla para ile BDSM ilişkisi yaşayamam. Hele finansal kölelik kavramı bana çok anlamsız geliyor
Biraz da magazinsel konular konuşalım 🙂
BDSM ile ilgili filmler hakkında ne düşünüyorsun? Popüler kültürün BDSM ile tanışması adına iyi mi oldu? Yoksa kotu mü anlatılıyor?
Ya teyzelerin bile grinin elli rengini okuduğunu gördüm ve bu güzel bir başlangıç olabilir ama o kitaplar aslında gerçekten o kadar uzak ki bence BDSM ile ilgili popüler kültür oluşturmaya çalışırken olayı basitleştirdiler. 
 
Bir ara tüm kadınlar bağla beni moduna bile girmiş olabilir ama işte BDSM o değil. Sekreter o açıdan daha güzel bir filmdi. Bence popüler kültürde BDSM kavramının geçmesinin kötü bir tarafı asla olmaz. İyidir iyi. Ahaha.
Özellikle yurtdışında, çok ünlü insanlar bu hayatı yaşıyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun? Senin gördüğün bu hayatı görünür yaşayan en ünlü kimler var?

Bu konuda çok konuşamam. Ama şöyle diyeyim çok zengin birçok insan uç fantezileri için çok ciddi imkanları döküyor ortaya. Ünlüler konusuna hiç giremem. Türkiyeden bile söyleyebileceğim şeyler bazılarını şaşırtabilir. Bu arada sözlükte bile ayyuka çıkmış olanlar da var malum.
Yurtdışında munch ya da dungeon gibi yerlere gittin mi? Gittiysen oralardan okurlara neler anlatmak istersin?
Evet gittim. O konulara çok girmeyeyim. Yani BAE’e kendi dungeon’ı olan bir sürü insan var ve oralar dolup taşıyor. Tamamen iş gezilerim nedeniyle gittiğim Berlin ve New York’ta birkaç partiye katıldım. Bir saatten sonra cidden sınırlar yıkılıyor ve her şey oluyor ama o noktaya ulaşabilmek için çok uzun saatler geçirmen gerekebiliyor ortamda. Kadın olmanın ciddi avantajı var tabi böyle durumlarda. Neredeyse istediğin her partiye giriş hakkı alabiliyorsun. Bir kere bir gay ayak fetişi partisine bile girebildim Londra da. Ortamın odak noktası olmuştum ve çok eğlendim.
Biraz daha carol ferris’e gelirsek,

Sence yasamak istediğin her şeyi yaşadın diyebilir misin? Bu sana tükenmişlik hissi mi veriyor yoksa mutlu doygunluk hissi mi?

Yaşamak istediğim her şeyi yaşamadım. Bir fantezim var mesela hala yaşayamadığım ve olasılıkla asla yaşayamayacağım. Profesyönel bir futbol klübünün soyunma odasında maçtan sonra onlara hizmet etmek. Olacak iş değil tabi. Halı saha teklifleri de çok aldım vakti ile ama onlar bile fos çıktı….
Onun dışında bir fantezim var ki gerçekten yaşamak istiyorum. Burada anlatmayacağım. Ama çok ciddi cesaret planlama ve ruh dinginliği gerektiriyor. O fantezim olduğu sürece kendimi hiç tükenmiş veya doymuş hissetmeyeceğim.
İnsan yaşlandıkça BDSM’den beklentileri değişir mi? Senin için değişti mi?

İnsanları bilemem. Kendi adıma vücudum artık eskisi kadar uzun sürelere dayanmıyor. Dolayısıyla daha konsantre seanslar daha hoşuma gidiyor. Eskiden 48 saat devam eden gecelerim oluyordu. Şimdi imkansıza yakın.
Bu hayatı yaşamaktan mutlu musun? Yaşamak isteyenlere ne tavsiye verirsin? Neyden uzak dursunlar? Neyden korkmasınlar vb.
 
Kesinlikle çok mutluyum. Ben şans eseri çok kötü bir hayatı çok güzel bir hayata çevirmeyi başardım. En dibe kadar düştüm en dipten de iyi bir yerlere geldim. 
 
Bu hayatı yaşamak isteyen herkese söyleyebileceğim en önemli şey kaptanınızı iyi seçin. Bu işe girerken bilgili, size saygı duyan ve isteklerinize karşı açık birileri ile olun. Sadece kendi zevki için birileri ile olan kaptan asla ilk ilişkiler için uygun değil ve evet ben dahil kim ne derse desin aslında BDSM abuse değildir, iki taraflı bir kabullenme ve ihtiyaçlarını birbirine verme durumudur.
BDSM’yi yeni keşfedenlere neler tavsiye edersin? Bunu mümkünse top ve bottom karakterlere ayrı ayrı aktarabilir misin? Sence en çok nasıl karakterlere dikkat etsinler?
Submissiveler için söyleyebileceğim en önemli şey bir kere beraber olacağınız kişinin günlük hayatta kontrollü biri olduğundan emin olun. Onu iyi tanıyın. İlk ilişkilerinizde yeni tanıdığınız veya hiç tanımadığınız biri ile olmayın. Ek olarak asla ve asla kimsenin bilmediği yerlere gitmeyin. Daima bir arkadaşınız ne yaptığınızı ve nereye gittiğinizi bilsin. Hatta bu olay nerede oluyorsa olsun o yerin lokasyonunu arkadaşınıza atın. Onun dışında mümkünse yeri siz seçin ve siz hazırlayın. Eğer o kişi kendi yerine davet ettiyse veya kendi o yeri hazırladıysa muhakkak odayı değiştirin ve başka oda da beraber olun. Birçok kez gizli çekim yapıldığını yakalamış ve hatta gizli çekimleri yapılmış bir kişi olarak söylüyorum bunu.
İlk ilişkilerinizde daima neler sevdiğinizi neler sevmediğinizi konuşun. Neler istemediğinizi de. Ve sınırlarınızı. Ve en önemlisi Safewordu muhakkak oluşturun ve uygulayın.
Dominantlar için söyleyebileceğim pek bir şey yok aslında sadece şunu iyi düşünsünler: ben şiddetten mi hoşlanıyorum yoksa hükmetmekten mi? Sadist miyim dominant mı? İkisi arasında çok ciddi farklar var ve önce kendileri ile yüzleşmeliler. 
-SON-

Carol Ferris Röportajı’ için 9 yanıt

  1. Röportaj için teşekkürler ekşi sözlük'te BDSM konusunda oldukça bilgilendirici yazıları var. Benim bie sorum olacaktı:Kadınların dominant olamayacağından bahsetmişti bu düşüncesi heteroseksüel kadınlar için mi geçerli yoksa biseksüel/lezbiyen kadınlar için de mi aynısını düşünüyor?

    Beğen

  2. Yaşamak istediğim her şeyi yaşamadım. Bir fantezim var mesela hala yaşayamadığım ve olasılıkla asla yaşayamayacağım. Profesyönel bir futbol klübünün soyunma odasında maçtan sonra onlara hizmet etmek. Olacak iş değil tabi. Halı saha teklifleri de çok aldım vakti ile ama onlar bile fos çıktı….Ben bu fantazini yerine getirmeni sağlayabilirim. Profesyönel bir futbol kulübünün soyunma odasına seni sokabilirim. İstersen daha maç başlamadan öncede sokabilirim seni. Maç başlamadan veya ilk yarı bitimindede hizmet edip ikinci yarı bitimininde de hizmet edebilirsin. Tamamen sana kalmış. Sadece tek bir şartım var ki oda yetkililere bildirmem için nasıl hizmet edeceğini bana anlatman ve benim bunu ilgililere bildirecek bir bilgi vermem. Sen nasıl yapıcaksın diye soracak olursan kongre üyesiyim ve arkadaşlarımla sana yardımcı olmak istiyorım.

    Beğen

Yorum bırakın